Demiş ki…
Yetim, hırsızlığa çıkınca…
Ay akşamdan doğarmış!
Aynen böyle de…
Ben…
İlk kez, ilk kitabımla…
Bir kitap fuarına katılacağım…
Kitabımı imzalamak için…
Tam da bunun arifesinde…
Hoca çıktı dedi ya…
Bizim fuara…
Panayır!
Gel de kayıtsız kal!
Hürriyetçi Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı…
Bizim de…
Çerkezköy’de bir okulun müdürü…
Sayın Tuğrul Selimoğlu…
Çerkezköy Kaymakamlığı…
Ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü…
Tarafından düzenlenen…
Ve STK’ların da destek vereceği…
Kitap fuarına…
Fuar değil cemiyet panayırı…
Demiş!
Bizim Tuğrul Hoca…
Asıl yazıya gelmeden…
Dedim…
Birkaç cümle edeyim…
Sendikacı müdürümüze…
Sen niye rahatsız oldun hocam?
Senin istediğin yayınevlerini…
Almadıysalar…
Yanındayım, alsınlar…
Sen de…
Bir stant açmak istedin de…
İzin vermedilerse…
Yine yanındayım!
Sen de katıl…
Yok…
Senin bir talebin yokta…
İdeolojik olarak…
Rahatsızsan…
Ayıp etmişsin!
Katılanlardan rahatsızsan…
Yine ayıp etmişsin…
Demokratik bir ülke…
Nihayetinde…
Sonra…
Belediyeyi savunmak sana mı düştü?
Belediye kendini savunamıyor mu?
Bu kısmı ise…
Hiç anlamadım!
Belediye araç vermiş…
Halden memnun…
Ama sen rahatsızsın!
Klasik istemezikçiysen…
Seninle işim olmaz…
Yok…
Yukarıda dediğim gibi…
Sen de organizasyona…
Bir çalışmayla…
Katılmak istedin de…
Almadıysalar…
Dedim ya…
Yanındayım, destekçinim…
Seni de fuarda görmek isterim!
Bu arada…
Mesela…
Benim kitaptan alarak…
Fuara destek verebilirsin!
Gelelim asıl bugün için…
Düşündüğüm…
Yazıya…
Yola Çıkarken, dedim…
Bugün kendime ait özel bir günü…
Bir dönüm noktasını…
Paylaşmak istiyorum sizlerle!
Çünkü bugün, ilk kitabım çıktı.
Evet, ilk kitap…
Yola Çıkarken – Karakutu Yazıları….
Bu kitap, uzun yıllardır…
Kaleme aldığım köşe yazılarının…
Haberlerin, gözlemlerin…
Ve dahi…
Düşüncelerin bir toplamı!
Ama sadece bir derleme değil…
Aynı zamanda bir başlangıç…
Bir deneme…
Bir ilk kitap cesareti!
Dostlarım, meslektaşlarım…
Okurlarım hep söylüyordu!
Yıllardır yazıyorsun, kalemin güçlü….
Neden bunları bir kitapta toplamıyorsun?
İşte bu kitap…
O ısrarların, o inancın…
O dostane teşvikin bir meyvesi oldu!
Kitabın içinde…
Karakutu’dan da bahsettim!
Ne anlama geldiği…
Benim için…
Ne anlama geldiğini de…
Uzun uzun anlattım!
Çünkü Karakutu…
Benim için sadece…
Bir köşe yazısı dizisinin adı değil!
Gazeteciliğin kalbini…
Haberin özünü…
Hayatın içindeki gerçeği anlatan bir simge!
Uzun yıllar önceydi…
Genç bir muhabirken…
Başarılı bir muhabir…
Şefim bana…
Köşe yazmak ister misin?
Diye sorduğunda…
Evet, istedim demiştim…
Hiç tereddüt etmeden!
Nasıl olur, yazabilir miyim?
Filan…
Hiç aklımdan geçmeden…
Yazarım diye…
Cevap vermiştim!
Yine…
Adı ne olsun diye sorduğunda…
Sayfa sekreterinin…
Gazetede ki…
Köşemin tasarımını yaparken…
Yine hiç tereddüt etmeden…
Yine hiç düşünmeden…
Direkt…
Karakutu demiştim!
Çünkü…
Karakutu bende…
Görünmeyeni göstermek…
Duyulmayanı duyurmak…
Haberin içinde saklı kalan hikâyeyi…
Açığa çıkarmaktır!
Herkesin görmediğini, görebilmek…
Kitapta ayrıca…
Habere dair…
Düşüncelerime de yer verdim.
Haber nedir?
Sorusu…
Mesleğe ilk başladığım günden buyana…
Yıllardır zihnimi meşgul eder….
Kütüphaneler dolusu tanım yapılmıştır!
Haber, toplumun bilgilendirilmesi amacıyla…
Gerçeğe dayalı olarak üretilen içeriktir!
Evet, doğrudur. Ama eksiktir!
Çünkü haber yalnızca bilgi değildir!
Haber, hayatın ta kendisidir!
Benim için haber…
Sabah uyandığımızda…
Bugün ne oldu, olacak? diye sorduğumuz…
O ilk sorudur!
Sabah kalktığımızda…
O güne dair…
Merak ettiğimiz, her şey…
Haberdir!
Hayata dair…
Merak ettiğimiz…
Her şey…
Haberdir!
Haber…
Bir annenin…
Çocuğunun okul servisine…
Bakarken içinden geçirdiği endişedir!
Bir işçinin…
Bugün fabrika kapandı mı?
Diye sorduğu merak…
Bir öğrencinin…
Acaba sınav sistemi değişti mi?
Diye baktığı ekran…
Bir esnafın…
Döviz arttı mı?
Diye sorduğu…
O küçük cümledir haber!
Haber, toplumun kalp atışıdır.
Bu yüzden kitapta…
Sokak gazeteciliği…
Diye bir tanım yaptım!
Çünkü gazetecilikte en büyük konfor…
İnsanın haberin tam ortasında olmasıdır!
Ne sadece masa başında oturmak yeterlidir…
Ne de sadece sokakta koşmak.
İyi bir gazeteci…
Her ikisini de yapabilendir!
Ama kalbi mutlaka sokakta atar!
Gazeteciliğin en özlü sözlerinden biri de…
Şudur!
Haber kutsal, yorum hürdür!
Bu sözün açılımına da kitapta yer verdim!
Gerçeğe sadakat, düşünceye özgürlük…
İşte gazeteciliğin özü tam olarak budur!
Yola Çıkarken – Karakutu Yazıları…
2018 ile 2025 yılları arasında…
Trakya Flaş Haber Gazetesi’nde yayımlanan…
63 köşe yazımdan oluşuyor!
Toplam 228 sayfa…
Uzun bir yolun ilk adımı…
Bir solukta okunabilecek bir kitap!
Roman havasında…
Zaten bilenler bilir…
Okunabilir şekilde…
Yazmaya…
Dikkat ederim!
Kısmetse devamı gelecek!
Bir sonraki kitapta sıfırdan yazılmış…
Tamamen yeni metinlerle…
Yeni hikaye ile…
Sizlerin karşısında olmayı planlıyorum!
KİTAP FUARINDA BULUŞALIM
Kitabımı şu anda…
Çerkezköy’de iki noktada satışa sunduk!
Biri, Atatürk Caddesi No:84/C adresindeki Ütopya Kitabevi.
Diğeri ise…
Köse Sokak’ta, Yeşil Kırtasiye.
Çerkezköylüler bilir…
Bilmeyenler için de…
Çerkezköy Belediyesi’nden…
Yukarı doğru yürürseniz…
Mutlaka göreceksiniz. Ütopya Kitabevi’ni…
Belediye’den aşağı doğru yürürseniz…
Osmanlı Camisi’nden…
İlk sağ, Köse Sokak…
İşte…
Yeşil Kırtasiye’de burada…
Son olarak…
Altını çizeyim…
17-23 Kasım tarihleri arasında…
Çerkezköy Kaymakamlığı…
Ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından…
Düzenlenecek Kitap Fuarı’nda…
Bende olacağım!
Kitabımı imzalayacağım…
Sohbet ederiz, okurlarla buluşacağım!
Tüm dostları, ve okurları bekliyorum!
Bu kitap, bir yolculuğun ilk durağı.
Her yazı bir iz, her haber bir nefes…
Yola çıkarken yanımda olan…
Bana inanan herkese…
Bir kez daha teşekkür ederim.
Ve şimdi, yeni bir cümleyle başlıyorum:
Yola çıkarken, haberin kalbine doğru…
Bugünlük de…
Bu kadar…
Kalın sağlıcakla!
