Eskiden zenginler çuha ve şalvar giyermiş!
Fakir, orta halli insanlar ise aba...
Bir gün...
Ağanın birisi, pazarda kendi haline rızkını arayan bir çiftçiye takmış!
Çiftçiye tatsızlık yaşatan, işlerine engel olmaya başlayan ağa...
Birdir, ikidir...
Derken!
Sonunda çiftçinin sabrını taşırmış!
Ağanın adamlarını dinlemeyen çiftçi ile kavga başlamış!
Çarşı karışınca, pazarcılardan biri kavgayı yatıştırmak için çıraklarını gönderir!
Çıraklar, ağayı görünce dururlar, kavgayı izlemeye başlarlar...
Pazarcı, çıraklara çıkışır!
Ne duruyorsunuz, vurun, ayırın der!
Genç çıraklar şaşkın bir halde ustalarına seslenerek, usta hangisine vuralım?
Şaşıran dükkâncı dikkatle bakınca bir de ne görsün!
Kavga eden adamlardan biri ağa değil mi?
Eyvah durup dururken dertsiz başıma dert almak olmaz, diye düşünür!
Ulan sorulur mu, vurun abalıya! Abalıya vurun...
İşte böyle dostlar...
İş biter, fiş çekilir...
Bir bakmışsınız, var mı bana yan bakan!
Oysa...
O işler öyle değil!
Düşene vurmak, bize yakışmaz!
Güçlü, kudretliyken topa gireceksin ki...
Bir şey olasın!
Neyse çok uzatmayayım...
Bugün diyeceğim şunlar...
Çerkezköy Devlet Hastanesi`nde üç yıla yakın görev yap!
Tam görevden alındığının ertesi gün, tukaka etsinler!
Oysa...
Kol kola gezenler...
Zırt pırt birlikte olanlar!
Çarşaf çarşaf devlet hastanesi, uçtu uçuyor, diyordu!
Başhekim bey haberlerde renkli tablolar çizerdi...
Bir de baktık ki...
Hastane uçmuyormuş!
Pislik içindeymiş!
Biz, tek bir kez uçtu uçuyor demedik, yazmadık da...
İşte bu yüzden uçmadığına şaşırmadık!
Pislik içinde mi?
İşte orasını ben bilmem!
Yarın, yeni Başhekim anlatır!
Demem o ki...
Düşünce, vuran çok olur!
Görevden alındığı yazısı gidince, içerden ispiyonlarda başlar!
Nasılsa, artık yok!
Meydan da boş...
De diyebildiğin kadar!
Say saya bildiğin kadar!
Belki, yeni düzende parlak bir yer tutarsın!
Sonuç...
Özel hastanelere karışan var mı?
Yok!
Neden?
Cevabı siz verin!
Çünkü ben başta yazdım!
Vurun abalıya...





