Şu asansör mevzusuna girmezsem...
Şişerim!
Amma ve lakin...
Bilmediğinizi söyleyeceğim!
Diyor ki...
"Asansörüm varmış. Konuştuklarına bak konuştuklarına. Siz orada 10 yıl oturdunuz teslim ettiğinizde altta bir karış lağım olan bir pislik tuvalet, darmadağın su basmış bir belediye vardı."
Vahap Başkan...
Malum!
Herkesin Başkanı!
Çok berbat bir belediye aldı...
Ali Ertem`den...
Ali Ertem`de...
Mehmet Uz`dan...
Mehmet Uz...
Remzi Garip`ten...
Remzi Garip...
M. Hikmet Uğraş`tan ....
M. Hikmet Uğraş...
A. Kadir Karan`dan...
A. Kadir Karan`da...
Zaten!
M. Hikmet Uğraş`tan...
Çok kötü bir belediye devralmıştı!
Malum, halef-selef, selef-halef oldular!
M. Hikmet Uğraş...
Bir kez daha çok kötü bir belediye devraldı!
Ama bu kez...
Remzi Özcan`dan...
Remzi Özcan...
Halit Tokuç`tan...
Halit Tokuç...
Hüseyin Sezer`den...
Hüseyin Sezer...
Berbat bir belediye alamadı!
Çünkü...
Seçim yoktu!
Adaşı...
Hüseyin Tokuç...
Ardında ...
Sırasıyla...
Faik Malkoç...
Çolak Mustafa Efendi ...
Molla Mehmet Efendi...
Çerkezköy`e belediye başkanlığı yapmış!
Bilmediğiniz!
Asansörün yasal olarak olması gereken `Tescil belgesi` yok muş!
Parmak izi ile çalışıyormuş!
Kimsenin giremediği bir oda varmış!
Sonuç!
Süleyman Kozuva...
"Gelince, asansörü kaldıracağım!"
Demiş!
Nokta.





