Gülşah GÜLKAN


GÖKÇEADA’DAN SEVGİLERLE

ŞEHİR AJANDASI


Yaz mevsiminin son haftasından selam olsun sevgili okuyucularım. Bu hafta itibariyle yaza tam manasıyla veda ediyoruz. İnanın yaz insanı olmamama rağmen bu yaz nasıl geçti gitti hiç anlamadım. Bir baktık mevsim bitti. 

Çok sevgili Ülkü Tamer’in de dizelerinde bahsettiği gibi: ‘’Ve yazın bittiği her yerde söylenir.’’

Ben de yazın son haftasına yakışır şekilde kendime güzel bir Gökçeada seyahati hediye ettim. Mevsimin bu son tatilinde neler yaptığımıza haydi gelin hep beraber bakalım.

GÖKÇEADA’DAN SEVGİLERLE

Çok yakın bir kız arkadaşımla beraber Gökçeada’ya günü birlik bir tur organize ettik. Daha önce de bahsettiğim üzere civardaki yerel seyahat firmaları bu anlamda oldukça başarılı. Biz bu kez Çorlu Travel’ı tercih ettik ama siz farklı alternatifleri de değerlendirebilirsiniz elbette.

Gece 03.30’da başlayan yolculuğumuz 07.30’da Eceabat’ta son buldu. Burada yerel bir fırından aldığımız simit ve çayla güzel bir kahvaltı yaptık ve ardından Kuzu Limanı’na 2 saat süren bir vapur yolculuğu sonunda ulaştık.

Adaya ilk ayak bastığınızda terk edilmiş bir yer duygusu uyandırıyor fakat adanın içinde ilerledikçe özellikle Rum’ların işlettiği sevimli kafeler ve rengarenk sokaklar içinizi ısıtıyor. Biz Zeytinli ve Yeni Bademli köylerini gördük, adada tarihsel anlamda pek fazla bir şey yok ama yine de var olan kiliselerin ve eski evlerin hikayelerini dinleyerek tarih bilgimizi güncellemiş olduk. Beraber gittiğim arkadaşım da Tarih Öğretmeni olduğu için benim için ayrıca keyifli bir etkinlik oldu. Kısa süren gezimizin ardından adanın meşhur damla sakızlı muhallebisinden ve dibek kahvesinden içtik. Sonrasında Çınar Restoran’da yöreye has oğlak tandır yedik. Normalde çok etçil bir insan olmamama ve eti bayılarak yememe rağmen oldukça başarılıydı. Ardından Gökçeada’ya giderek burada bir kahve molası verdik. Ada yüz ölçümü bakımından Bozcaada’yla kıyas götüremeyecek kadar büyük fakat daha bakir olduğu için Bozcaada’daki o entelektüel kitleyi burada göremiyorsunuz ama sessiz sakin bir Ege kasabasında birkaç gün geçirip kafa dinlemek isterseniz Gökçeada oldukça ideal bir yer. Çoğu mekan gündüz olduğu için henüz açılmamıştı fakat şirin Ege kasabalarının kendine has özelliklerinden olan mavi – beyaz sandalyeler, rakı-balık masaları ve seyyar takı tezgahlarına bu lokasyonda da rastlamak mümkün.

Dönmeden hemen önce bölgede oldukça popüler olan Meydani Pastanesi’ne oturduk. Tatlı ve kurabiyeleri inanılmaz lezzetli ve ucuzdu. Bir tatil yöresinde bir şeylerin hala bu kadar ucuz olmasına çok şaşırdık gerçekten. Fıstıklı trileçesi gerçekten efsane, yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim.

Ada en çok zeytinleri, şarapları ve kurabiyeleri ile meşhur. Dolayısıyla ben de dönerken bölgenin en ünlü şaraplarından biri olan Kyria şaraptan beyaz şarap, Meydani’den bademli kurabiye ve oradaki yerel üreticilerden de yeşil zeytin ve zeytin yağı aldım. Benim için kısa günün karı oldu.

Gökçeada’ya gitmeyi düşünen okuyucularım için; bölgeyi gezebilmek için günü birlik bir tur yeterli. Fakat kalıp bu sessizliğin ve huzurun tadını çıkarmak isterseniz birkaç gün için de plan yapabilirsiniz elbette. Bir de dönüş yolunda vapurdan adanın gün batımı manzarasını kaçırmamanızı özellikle tavsiye ederim.

Bu yaz için benim tatil planlarım şimdilik bitti, fakat sonbahar mevsimi için Ediz’le sürpriz bir lokasyona şimdiden seyahat planladık. Onun detaylarını da zamanı gelince mutlaka sizlerle paylaşırım. Bir sonraki köşemde görüşmek üzere.