Abdulhamit ALBEZ


SIRLI YAZI…

KARA KUTU


Birkaç gün önce…

Yolda karşılaştığım…

Siyasi tecrübesi de olan, bir dost…

Büyük bir sır verir gibi yaklaştı…

Sonra dedi ki…

CHP’den belediye başkan adayı olacak, AK Partiliyi biliyor musun?

İlk tepkim…

Kim?

Demek oldu!

Kim olduğunu, söylemedi!

Peşinden birkaç soru daha sordum…

Ayaküstü sohbet olunca, kısa sürdü!

Sorularımın hiçbirine cevap vermeden…

Kesinleştireyim söylerim, dedi!

Böylece ayrıldık!

 

CHP’de belediye başkan adayı olacak AK Partili…

İlginç değil mi?

Durduk yerde…

Kim olduğunu öğrenebilseydim, öyle bir şey olup olmayacağı hususunda bir yorum yapabilirdim!

Bir kere…

CHP’den belediye başkan adaylığı için uğraşıyor dese, anlayacağım!

CHP’nin adayı deyince, biraz soğuk durdum!

Bunun üzerine…

O üç beş dakikalık, sohbette…

Bir küçük iması oldu!

Arkasında duayen bir CHP’li olduğu yönünde, bir imaydı bu!

Veliaht mı ilan edilecek?

Bilemedim!

***

Sırla başlayınca, sırla devam edelim!

Bir süredir bende olan bir sırrı yazayım…

Biliyorsunuz…

AK Parti ve MHP, bir ittifak…

Cumhur İttifakı…

Son seçimde de birlikte aday çıkarmışlardı…

İşte…

Bu ittifak, böyle devam ederse…

Bilin bakalım, belediye başkan adayı kim?

İsmini yazmayacağım elbette…

Ancak…

O dost kadar, katı da olmayacağım!

Sendikacı birisi…

Önümüzdeki seçimde, AK Parti’nin…

Yani Cumhur İttifakı’nın adayı…

Bir sendikacı aday olursa, şimdiden söyleyeyim!

Şaşırmayın!

Çünkü…

Önümüzde, Enver Bayram gibi bir örnek var!

Malum…

Eski bir sendikacı…

Çerkezköy Belediye Başkan Yardımcılığı, görevini iki dönemdir yürütüyor!

Sendikacılar, revaçta…

Siyaseti de iyi yapıyorlar…

Toplumdan, sosyolojiden anlıyorlar…

Bu da zaten, siyasete yansıyor!

Dedim ya…

Enver Bayram’ı, örnek alıp…

Sendikacılara kapıyı açacak gibi AK Parti…

Buraya yazıyorum, unutmayın!

***

Son yazımda…

Fotojenik başkanla ilgili yazacağımı belirtmiştim…

Beni sözde şikâyet etmişti ya…

Yarını bekleyin…

Diye bitirmiştim yazıyı…

Sevgili okur…

Kamil Bey…

Başka gazetenin manşetinden beni savcılığa şikayet ettiğini söylemişti ya…

Sanki onu açıklamanın yeri orasıymış gibi…

İtibar suikastlığına soyunmuştu!

Başka gazetede…

Tarihte görülmemiş bir şekilde…

Bir gazetecinin, savcılığa şikâyet edildiği manşete çekilmişti…

Aradan iki ayı aşkın süre geçti…

Bugün 22 Kasım!

Hala bu şikayet için bir ifade vermedim, tebliğ almadım!

Fotojenik Başkan, birilerine de bizi vergi dairesine şikayet ettirmişti?

Birilerine de manşet attırdı!

Bu zihniyetle, nereye kadar gider?

Hala anlamadınız mı?