Baktım ki?
Bazılarında öyle bir kübra-i şikem var ki?
Şikemperverler kıskanır!
Ne atsan, alıyor içine?
Öyle geniş, öyle geniş ki?
Dedim?
Bugün?
Divan edebiyatından yürüyeyim?
Bir?
Boğazına düşkünler vardır?
Bir de midesi bozulmuşlar?
Eski Türkçe?de tefessüh etmiş derler?
Tefessüh edince, yapacak bir şey yok!
Allah midesi bozuklardan, etmesin?
Son günlerde?
Nereye gitsem, soruyorlar?
Yahu?
O kadar rezilliği yazdın, adam hala oturuyor!
Kimseden de ses çıkmıyor!
Tek tek cevap vermedim!
Toplu cevap vereyim?
Soranlar ve merak edenler?
Ve dahi?
İzleyenler okusun!
Demiş ki?
Nidelu?m devr sunarsa sana s?erbet bana zehr
Bu ciha?n bo?yle olur ga?h bana ga?h sana
Yani?
Zaman, dönem?
Sana şerbet, bize zehir sunarsa, elimizden bir şey gelmez!
Bu cihan, böyledir işte?
Bazen bana, bazen sana?
Anlayacağınız?
Şimdilik?
Bana, sana süreci?
Sabırlı olmak lazım!
Hayatın kimyasıyla oynamayın!
Akla, kara dökülsün!
Mesela?
Koca Ragıp Paşa demiş ki?
Ne hükm-i hâkim-i aklî ne zabt-ı zâbit-i şer?î
Cünûn ıklîmini geşt eyliyenler râhatın söyler
Perîşân hâtırımda nükte-i serbeste-veş kaldı
Ne kimse hikmetin anlar ne Râgıb illetin söyler
Yani?
Ne akıl hakiminin hükmü, ne hukuk zabitinin disiplini varmış.
Delilik ülkesini gezenler, oranın ne kadar rahat olduğunu anlatır?
(Yaninin yanisi bu da: Aklın olmadığı, kuralların olmadığı yerde, rahat olursun)
Hani diyor ya?
Bana bir şey olmuyor ki!
Devam edeyim?
Karışmış zihnimdeki çözülmeyen bir mana gibi içimde kaldı.
Ne Ragıp hastalığını kimseye söyler, ne de kimse bu halinin hikmetini anlar.
İşte bu yüzden?
Hikmetinden sual etmeyiniz!
Son olarak?
Demiş ki?
Çok da mağrur olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezâran mest-i mağrûrun humârın görmüşüz!
Yani?
Şu hayatta?
Talihinle?
Geldiğin yüksek mevkide gururlanma?
Çünkü?
Biz?
Gururdan sarhoş olanların?
Sonunda?
Sersem halini görmüşüz!