NALAN TUFAN

Tarih: 27.10.2025 01:32

ÇERKEZKÖY; BURADA HAVA DURUMU DEĞİL, HAYATIN KENDİSİ DEĞİŞKEN!

Facebook Twitter Linked-in

Sabah uyanır uyanmaz dolabın önünde küçük bir iklim zirvesi yapıyoruz bu günlerde. Trakya’da sonbahar, bildiğiniz gibi, meteorolojiden çok mizahın konusu. Sabah bir bakıyorsunuz sanki Sibirya’ya el sallamışsınız; nefesiniz buhar, elleriniz ceplerin derinliklerinde. Öğlene doğru güneş bir çıkıyor, Mont-Blanc’tan bir anda Bodrum’a transfer olmuşsunuz gibi. Yani Çerkezköy’ün sonbaharı, insanın değil, giysilerin dayanıklılık sınavı.

Trakya iklimi kendine has zaten; hani derler ya, “dört mevsim bir günde yaşanır” diye… Bizim buralarda bazen beşinci mevsim bile giriyor araya: ‘Terli Üşüme Mevsimi.’ Sabah kalın giyinip çıkıyorsun, güneş açınca ceket omuzda, atkı çantada, ruh hâli kararsız. Gün sonunda eve dönerken hem üşümüş hem pişmiş oluyorsun; sanki doğa, “biraz sabır” diye prova yaptırıyor kışa.

Rüzgâr desen, Trakya’nın en sadık ama en aksi dostu. Sabah kulağına “üşü” diye fısıldıyor, öğlen güneşle el ele verip “yan bakalım” diyor. Bu ikili, Ekim sabahlarında insanın ruh hâlini bile değiştiriyor. Bir bakıyorsun kahveni sıcacık tutuyorsun, bir bakıyorsun dondurma reklamlarına dalmışsın.

Ama yine de güzel bizim bu değişkenlik. Çünkü Çerkezköy’ün, Kapaklı’nın, Kızılpınar’ın sokaklarında sonbahar sadece yaprak dökmez; yüzlerdeki ifadeleri de değiştirir. Çocuklar hâlâ parklarda koşar, esnaf kapısına battaniye yerine muhabbet serer. Herkes bilir ki Trakya’da sonbahar, soğumaktan çok “ılıklaşmanın mevsimidir.”

Velhasıl, sabah kalın giyin, öğlen güneşe gülümse, akşam çayını eldivenle iç. Çünkü burası Çerkezköy; burada hava durumu değil, hayatın kendisi değişken.

Ama ne olursa olsun…
Rüzgârın yüzüne çarptığı o anda bile, içimizi ısıtan bir şey hep var: Trakya’nın samimiyeti.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —