Bu hafta da size güzel etkinlik haberleriyle merhaba demek isterdim ama maalesef millet olarak pazartesi sabahı itibariyle kâbus gibi bir güne uyandık ve hala bu kabus sürüyor.
Biz gündelik hayatımıza uyum sağlayamaya çalışırken göçük altında kalan hala binlerce insanımız yardım bekliyor. Göçükten çıkarılan depremzedeler de bu soğuk havada hayatta kalmaya çalışıyor. Sevdiklerini kaybetmelerinin ve enkazların altında saatlerce korkuyla kalmalarının psikolojilerinde yarattığı kötü etkiden hiç bahsetmiyorum bile.
Haluk Levent’in ‘’İnsan kepçe olmak ister mi? Keşke şu an bir kepçe olabilseydim.’’ diyen tweetini okudum bugün. Biliyorsunuz, Haluk Levent kurucusu olduğu sivil toplum kuruluşu ‘Ahbap’ ile birçok özel kurumdan ve kamu kurumundan daha aktif bir şekilde yardım elini uzatıyor. Keşke hepimiz kepçe olabilsek de en azından yapabildiğimiz kadar yaralara merhem olabilsek…
Şu an en son ihtiyacımız olan şey kadercilik. Eğitime son derece önem veren bir insan olarak belirtmek isterim ki Prof. Dr. Naci Görür gibi bu işin bilimsel olarak eğitimini almış yer bilimcilerimizin söyledikleri rehberliğinde bundan sonra olası felaketler için ‘’Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.’’ ideolojisini benimsemiş liderle ve idarecilerle kayıpları önleyebilmek.
Ne desek boş… Şu an sadece elimizden gelen şehirdeki en yakın toplama noktalarından depremzedelere elimizden geldiğince yardım iletmek… Güzelim ülkeme geçmiş olsun, bir daha böyle felaketler yanımızdan bile geçmesin.